Her ne kadar yepyeni dediysem de, yakından tanıdığımız, bildiğimiz bir hikaye bu.

İslam denince ilk akla gelen iki kavram var:

 

1-) Güzel ahlak

2-) Adalet.

 

Bunlar olmadan yazılacak bütün öyküler eksik kalacaktır.

Bu iki kavramın ne olduğunu hatırlamak için peygamberin hayatına kısa bir göz atmak kafidir. Eger lütfeder Kuran'a birazcık vakit ayırabiliseniz çok istifade edecek, unutulan bir cok şeyi hatırlayacak, kimbilir belki de çok utanacak ve  pişman olacaksınız.

Çünkü gelecek nesillere bırakacak ne saf bir inancımız, ne de davamız kaldı.

Güç uğruna terkedilmeyen değerlerimizin sayısı gün geçtikçe azalıyor.

İnsanımızın ekseriyeti geleceği için tedirgin. Gençliğimizin büyük bir kısmı; eğitim sisteminden ve içeriğinden şikayetçi ve iş bulma olanaklarının çok zor olduğunu öne sürerek yabancı ülkelere gitmek istiyor.

 

 

Çiftçilerimiz; girdi maliyetlerinin aşırı yüksekliğinden, ürünlerinin para etmediğinden dert yanıp toprağını ekmeyi artık eskisi gibi istemiyor.

Ekilebilir tarım arazileri 4 milyon hektar azaldı bu yüzden. 31 milyon hektardan 27 milyon hektara düşmüş tarım yapılan arazi.Bunun anlamı su: Çiftçinin %15'i bu işleri terk etmiş.Coronavirüs sonrası yaşam için, uzmanların önerisi; tarımın yükselen değer olacağı ve bu sektörün stratejik bir sektör olduğudur.Uzmanlar:"Eğer mümkünse balkonunuzda, saksıda olsun tarım yapın, üretmeyi unutmayın aksine geliştirin" derken, biz güzelim milyonlarca dönüm araziyi terk ediyoruz...

Insan hakları eylem planları, hukuk eylem planları, yeni eğitim sistemleri üzerine yasa üstüne yasa çıkarılırken mafyadan aylık 10 bin dolar rüşvet alan siyasetçiyi araştıran bir tek  hukukçumuz ne yazık ki çıkmadı ortaya.

 

Bu zor gunlerde en çok desteklenmesi gereken çiftçilerin ve esnafların yanında olması gereken bankalar başka işlerle meşguller.Marmara denizi; denetimsiz ve disiplinsiz sanayi işletmeciliği ile belediyelerin ortak çabası ile öldürülürken, siyasetçiler pişkince birbirlerini suçlayabiliyorlar. Yarın Akdeniz'de, Ege'de bu sonucun olmayacağını hiç kimse iddia edemez.

Yanlış giden şeyleri bir bir sıralamak değil amacım. Ama önemli bir gerçek te varki işler iyi gitmiyor ve  insanımız mutlu değil.Bunu düzeltmenin yolu fabrika ayarlarına dönmekten geçiyor.

'Nepotizm' denilen, bana göre küfürle eşdeger uygulamaların yok edilerek, performansa dayalı devlet modeline geçmenin zamanı gelmedi mi ?

Lafa gelince 83 milyon kardeş ama ışe adam alma, makam atamalarında, ihalelerde, satın alma tercihlerinde, seçimlerdeki aday tespitlerinde "ne hikmetse öz kardeş, üvey kardeş " uygulamaları can yakmaya devam ediyor.Bir taraftan AB üyeliğini hedefleyeceksin, öte taraftan "İslam Adaleti" diyeceksin fakat uygulamalar bunlarla 180 derece ters olacak!Hukuk insanları, üniversite ve medya organları özgür değilse  yabancı yatırımcı gelmez. Bu uluslararası bir gerçektir.

Eğer tepeden tırnağa değişmiş bir bakanlar kurulu, parti yönetimi ve zihniyet inşa edilemezse, içerisinde; "adalet, liyakat, merhamet, eşitlik" ilkelerinin hakim olduğu uygulamalar hayata geçirilemezse,ülke gelirleri vatandaşlar arasında adil dağıtılamazsa, odaları toparlama zamanının geldiğini üzülerek söylememiz lazım.