Çok Okunanlar
Karakter boyutu :  18 Punto16 Punto14 Punto12 Punto
Remzi DEMİR
Remzi DEMİR
AÇIN DÜNYANIN KAPILARINI

Dershaneler bu günlerde her zaman olduğundan daha çok gündemimizde. Kapanması, özel okula dönüşmesi, kapanmanın iptali, açıkta kalan öğretmenler derken bu günlere kadar geldik. Dershaneler üzerine dünyada ve Türkiye’de yapılmış sayısız araştırmalar var. Bunların yarısı dershanelerin yararları yarısı ise sakıncalı yönleri konusunda yapılmış. Evet, koca bir dünyada İngiltere’de, Polonya’da, Avusturya’da Avrupa’nın daha pek çok ülkesinde, Hong-Kong’da, Japonya’da, Güney Kore’de merkezi sınav sistemlerinin işe yaradığı, önemsendiği her ülkede dershaneler var. Yalnız dershaneler mi? Türkiye 9. su İTÜ’lüden Matematik, ODTÜ’lü Mühendisten Fizik, üstüne Boğaziçi’li öğrenciden Kimya İstanbul Üniversitesi mezunundan Edebiyat dersi de var 50 TL-60 TL. Bu liste bilmem hangi okuldaki iyi öğretmenden çok memnun kaldıktan tutun, kuzenden bakkalın oğluna kadar uzayan ve çeşitli fiyatlarda şekillenen bir tabloya dönüşüyor.

 

Neden? Çünkü işsizlik var.

 

Neden? Çünkü rant var.

 

Neden? Çünkü burada siyaset var.

 

Neden? Çünkü insanlar çözüm yolları arıyor, neden? Çünkü mesele böylece uzar gider…

 

Neden? Çünkü olaylar bilim atmosferinin ve doğallığın dışına çıkmıştır.

 

Böyle kısır tartışmaları hepimiz biliriz. Ben bildim bileli yılın bir tarihinde mutlaka bir şekilde bilmem ne otunun yararları ve zararları mutlaka medyada tartışılır. Hatta İsviçreli Bilim Adamlarını tanımayanınız yoktur, İçinde bilimsel bilgi yok mudur? Vardır.

 

NEDEN YETERLİ DEĞİLDİR PEKİ? ÇÜNKÜ KULLANIM BİÇİMİ SIĞDIR.

 

Her işte Bilim’in parmağı vardır. Peki, Bilim Meclis’te oylanır mı? Ya da Bilim oylamaya sunulur mu?

 

Elbette sunulabilir. Çünkü Bilim; hayatı, dünyayı, evreni, var olanı hatta olmayanı bulmaya, bilmeye anlamlandırmaya çalışır ve bunun bir sonu yoktur. Bu yüzden olumlu verilerin olumsuzlara oranı, zararlar-risklerin sağlanan yararlara oranı oylanabilir, tartışılabilir… Ancak ve ancak unutulmaması gereken bu koşulun gerçeği aramak yolunda olmasıdır. Yani özetle, 5 kişinin belirli bir amaç, ideoloji ya da çıkar için 4 kişiye karşı karaya ak demesi de karaları aklamaz. Neden? Çünkü bu kullanım SIĞDIR. Neden? Çünkü bu dokunmatik akıllı tahtalara tebeşirle yazı yazmaya çalışmaya benzer. Neden? Çünkü kimse bilmem ne marka üç boyutlu TV’ler varken siyah beyaz TV’ye para ödeyip almaz.

 

Aslında mesele ne dershanelerin kapatılması, ne pırıl pırıl Türkiye derecesi yapmış öğrencilerin işsizlikten 50-60 TL’ye kul olması ne de açıkta kalan öğretmenler. Dershaneler neden kapatılsın ki? İnsanlar dershaneleri yeterli-faydalı bulmadığı anda zaten yok olurlar. Deha sayılabilecek insanlar neden aynı eve gelen temizlikçi 80-100TL alırken daha az fiyata aynı eve özel derse gelsin ki? Onlar uygun zemin-iş bulduklarında zaten iyi bir maaşları ve kariyer planları-statüleri olur, başlarını bile kaşıyamazlar. Bazı dershane öğretmenleri TV’lerde tek bildiğimiz iş bu, biz ne yaparız? Açıkta kalırız diyorlar. Bunu da hakaret olarak kabul ediyorum, henüz hiçbir şey yapamazsan-bilmiyorsan öğretmen ol mantığı bitmedi mi? Düşünen insan korkmamalıdır. Her şeyi yapabilir ve unutmasınlar zaten çoğunun asıl mesleği öğretmenlik değil, böyle bir şerefe ve rütbeye sahip oldukları için gurur duymalılar.

 

Küçük bir örnekle açıklamak istiyorum. Birkaç sene önce Türkiye’de hatırı sayılır bir kurumun vakıf okulunda bir eğitime katıldım. Amerikalı bir uzman “Disiplinlerarası Eğitim” konulu seminerini iki gün uygulamalarla sürdürdü. İkinci gün pek çok grup çalışması vs.nin ardından eğitimi biterken sizlere son bir soru sormak istiyorum dedi. “Sizce Disiplinlerarası çalışmalara en güzel örnekler hangi ülkede yapılmıştır?” Hemen yurt dışına eğitime gitmiş birkaç arkadaş kibar, kültürlü ve nazik parmaklarını kaldırarak üstten seslenen ses tonlarıyla İngiltere’den, Paris’ten, Hollanda’dan, Fillandiya’dan bazı örnekler verdiler (İsviçreli bilim adamlarını uyarmak gerek bu konuda zayıf kalıyorlar). Amerikalı uzman peki dedi; ya “Köy Enstitüleri?”. Yuh ne uzman ama… Bizden bile daha Atatürkçü dedim içimden ama öyle olmadığını, bilime ne kadar önem verdiğini ve akıldan yana olduğunu da gördüm. Başladı uygulamaları anlatmaya…

 

Uzatmayacağım. Mesele dershaneleri kapatmak ya da başka bir politika değil. Bırakın dershaneleri kapatmayı, Haham, Nepalli Rahip okulları da açılsın. Ne bileyim eğer insanlara öğrenmeye değer bir şeyler sunuyorsa “Uzayın Derinliklerinde İnsan” okulu da açılsın. Ve merkezi sınavlara göre değil, her biri farklı kritelere göre alsın öğrencilerini. Ne kadar fazla seçenek, ev-yaşam biçimi sunarsanız o kadar insan kendini bulur-gerçekleştirir.  Yeterince ev yoksa insanların evsiz kalması normaldir. O zaman bırakın ev yapsınlar, yapılanları yıkmak da sonuç vermez. Zaten biz istesek de istemesek de öyle değil midir dünyada? Bu ancak renkleri, düşünmeleri-bilimi, sanatı artırır. Dün henüz bilmediğimiz-duymadığımız şeyler bu gün hayatımızda olmazsa olmaz değil mi? Bırakın ket vurmayı, düşünmeyi engellemeyi. Açın Dünyanın Kapılarını

 

Bu yazı toplam 26698 defa okunmuştur.  
Kalan Karekter Sayısı : 500
Yazarın Diğer yazıları
Sitemizdeki yazı ve resimlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilmeden kullanılamaz.
AmdYazılım
Güneydoğu Haber