Hürrem Sultan'ın Kanuni'ye Aşk Mektubu
-Kanuni sultan Süleyman"ın eşi Hürrem sultan"ın aşk mektupları ortaya çıktı.
-Hürrem Sultan, Kanuni"ye olan özlem ve sevgisini duygusal mektuplarla dile getiriyor.
-Aşağıda Hürrem sultan"ın Aşk mektubu örneğini veriyoruz.
Canımın parçası sultanım,
Latif salbah rüzgarı gibi merhamet artırdığı için namlı, gönül alıcı şeker dudakları kavuşturduğu için selam.
Dualar ki aşıkların sesi gibi yankı dolu, övgüler ki arzu ve şevk kelimeleri gibi ateş tutuşturucu, arzular ki melek görünüşlerinin omuzlarından aşağı dökülen saçlar gibi uçsuz, riyasız sevgiler ki selvi boyluların yanakları gibi temiz nurla kaplanmış, hislenmeler ki kale yanaklıların sünbülü gibi vefa kokuları ile kokulanmış, yakarışlar ki sancağın ucundaki alem gibi başı gökyüzüne yönelmiş..
Övmeler ki yardım eden Hazreti Allah"ın makbul tuttuğu mücahidlerin Allah Allah tekbirleri gibi ışıltılı tesbih edici parlak yıldız kafileleri ve parıltılı ah topluluğuyla en yüce Melik"e hediye ve sonsuzluğa mensup olan mahfile armağan kılındıktan sonra alemi süsleyen parlak kalpliye yüce zatları ateşli gözlerimin mutluluk nurunun sermayesi ve gizli sırları bilendir.
Gamlı gönlümün rahatı, yaralı kalbimin merhemi, o ki, aşkı gönlümün tahtı sultanıdır. Madem ki, dünya mutluluğunu verdi, ben onun kölesiyim. 100 bin yürek yangınıyla bir8likte arz olunur ki, benim yüksek cennet bostanının fidanı sultanım. Bu çaresiz tarafından zerre kadar hal soracak olursanız, ilahi ya yardım edici Allah! Yardım senin dergahındandır. Bugün zalim ve uygunsuz felek benim gibi dertliye zulüm edip canıma türlü türlü ayrılık hançerlerini sapladı.
Bu benim miskin gözümün yaşına bakmadığı gibi, kıyamet gününü de aklına getirmeyip, siz yüce sonsuzluk cennetinin çiçeğini benden ayrı düşürdüyse, rahatım zahmete, gençliğim tasaya, diriliğim yok olmaya yüz tuttu. Dünkü gün feryad ve figanımın iniltisinden insanlar ve cinler çok yandılar. Muhtemeldir ki gözyaşıma Allahın rıza lütfu yetişip, siz aziz ömrümü yine bana nasip kılar da bu kadar ayrı kalmamdan beni esirger. Ya alemlerin Rabbi!Benim Yusuf gözlüm, şeker sözlüm hoş edalı sultanım.
Allahın dergahına yüzümü süpürge edip, öyle yalvarırım ki, sizi benden örmen ayırmak sözü yok olmakla kalmasın, mübarek endamını yine tez zamanda bana göstersin. İlahi bizi ayrılıktan kurtar. Eğer denizler mürekkep, şu ağaçlar kalem olsaydı, bu ayrılığın açıklamasını nasıl yazarlardı? Her kim ayrılığa düşenin halini bilmeyi dilerse Yusuf Suresini okusun.O sure onu tam yorumlar. Benim Sultanım, canım, melek yüzlü nurum. Şu anda sihir eserleri gösteren sevgilinin kalem damlalarının tuhaflıkları ve mucize gösteren yontulmuş kalem nağmelerinin rağbet edilen hediyesi, yani benzersiz yazı ve üstün sözlü. Cihana rahatlık veren, su gibi akıcı, tatlı sözlü yüce hitabınız, Allahın beratı ve gökyüzüne ait gelen tuğra gibi, mutluluk tacı gibi, ikbal ufkundan inerek ikram edildi.
Baştan ayağa arzu edilen ibarelerle, o günün parlak sahibi yüce zatın selamet haberlerini işitince zamanın bana nasıl göründüğünü Allah bilir. Sanki mübarek ağzınızdan söz işittim. O sözlerden gözümün pınarı, yüreğimin derdine saz ve kanun olup yüzüme aktı. Allaha türlü türlü şükürler edilip fazlaca sevinç ağlamaları oldu ki, kıyamete dek bunun şükrüyle meşgul olunsa, hakkından gelmek ihtimali yoktur.
Benim gözümün nuru sultanım! Gece yoktur ki, ahımın ateşinin kıvılcımından alem tutuşmasın. Sabah yoktur ki, gün yüzünün şiddetli arzusuyla ağlamamın feryadından gökler yarılmasın. Benim mutluluğum! Bazen Mecnun"a benzeyen, sihir aynası gibi, Nur dolu gönül şenliğinize rağbet ederim. Bazen da ay ışığı gibi nurlu çehrenizin eğlencesine talip olurum.
Benim sultanım, ayrılık yanmasına sınır yoktur. Şimdi siz de bu dertliyi bağışlayıp yüce mektubunuzu bu tarafta çok bekletmeyesiniz. Bari onunla canım rahat bula
Sultanım demişsiniz ki, eğer yazımı okumuş olsan daha fazla hasretler yazardın! Şimdi benim sultanım, bu kadar yeter, canıma tesiri çok oldu. Özellikle yüce mektubunuz ç okunduğunda, kulunuz mir Mehmed ve cariyeniz Mihrimah ayrılık gözyaşları dökerler. Gözyaşları beni deli etmiştir. Sanki ortada yas vardır. Önce benim sultanım, kulunuz Mir Mehmet ve cariyeniz Mihrimah, Selim Han ve Abdullah, türlü türlü selamlar edip ayağınızın tozuna yüz sürerler. Daha sonra Paşa"ya küskünlüğüm hakkında sorulmuş. Yüce Allahın izniyle kavuşmak nasip olursa, o işitilir. Halen biz de Paşa"ya selamlar ederiz, kabul edeler, Baki iki dünya mutluluğu muhakkak olsun.
Değersiz cariyeniz HÜRREM