Bu benim Savaşım Değil
-15 Ağustos 1915 günü, sahilden savaş gemilerinin bombarduman desteği ile Conkbayırına doğıru hücuma başlayan ANZAK askerleri arasında bulunan Alistar John TAYLOR, ailesine yazdığı mektupta acı gerçekleri gözler önüne serdi.
-Türk askerlerinin kahramanlığı ve vatan mücadelesini öven TAYLOR, Bu benim savaşım değil sözleri ile kendisi gibi gençleri sömürgecilik uğruna harbe sürükleyenlere isyanlarını dile getirdi.
Türk askerleri ile ANZAK askerleri arasında sürüp giden Anafartalar savaşına 10 Ağustos 1915 günü ateşkes arası verildi. Günlerce süren ve onbinlerce askerin hayatına mal olan savaş aralığında karşılıklı olarak cesetler toplanıyor ve askerler arasında birbirlerine el uzatmalar yaşanıyordu. Ve bu anda gerçekler daha iyi ortaya çzıkıyordu. ANZAK askerlerden Alistair John TAYLOR, yaşadıklarını ve gördüklerini samimiyetle itiraf eden sözlerini mektubuna yazdı ve ailesine gönderdi. Çanakkale savaşında saldırgan ANZAK askserleri arasında yer alan TAYLOR"un ibret verici gerçekleri gözler önüne seren mektubu:
10 AĞUSTOS 1915
GELİBOLU
Sevgili ve bir zamanlar mutlu ailem.
Gelibolu cehenneminden hepinize merhaba! Bu mektubu size yazmak niyetinde değildim. Aslında ben artık kimseyle konuşmak kimsenin, kimsenin yüzünü görmek istediğimden de emin değilim. Hem siz benim buraya cehennem dediğime bakamayın burası hakikaten güzel bir yer. Üzerleri toz toprakla örtülmeden önce zeytin ağaçlarının bolluğu, savaşa aldırmadan her yanda pıtır pıtır açan kırmızı gelinciklerin neşesi, akşamları yarımadayı kızıla boyayarak batan güneşin insanın içini acıtan güzelliği ve bir de Gelibolu bülbülleri. Gelibolu"da hâlâ un ufak olmadan kalan küçük bir ruh parçam mevcutsa bunu bülbüller sağlamıştır. Eğer o sırada bir Türk öldürmüyor ya da Türkler tarafından öldürülmüyorsak, Gelibolu"nun muhteşem gurubunu seyrediyoruz. Ege Denizi"nin içine gömülen güneşin biraz önce Pasifik Okyanusu" dan yükselerek Yeni Zelanda" da ki ertesi günü aydınlattığını bilmek insanın canını acıtıyor. Fakat bu acı hissi çok kısa sürüyor, sonra yeniden katılaşıyorum. Artık saatlerce hiçbir şey hissetmiyor ve duymuyorum. Bu arada sadece bakıyor, saklanıyor, ateş ediyor, süngü takıyor, düşman öldürüyor, bit ayıklıyor, yemek diye verdikleri kuru bisküvi, kraker, kuru et parçalarını kemiriyor, zaman olursa yatıyor, çok ender olarak da uyuyorum. Ben artık sadece bir Anzak askeriyim. Ne sevdiğim şarkılar, yemekler, kokular ne de sevdiğim insanlar... Ben artık bir sayıyım. Yaşayan bir sayı. Ölürsem o zaman da bir sayı olacağım. Vatan uğruna kahramanca ölmüş bir sayı. Kahramanca ve vatan uğruna! Kahramanlık mı? Hadi yaa. Kahramanlık zorla olmaz. Vatana gelince... Burası Türklerin vatanı ve bu savaş bizim savaşımız değil. Bizler İngilizlerin de söyledikleri gibi sadece hevesli oğlan çocuklarıyız. Asıl kahraman olan Türkler. Johnny Türk dediğimiz Türkler vatanlarını savunmak için bize karşı çok ağır şartlar altında direniyorlar ve kahramanca ölen asıl onlar.
Geçen hafta ölüleri gömmek için karşılıklı ateş kes ilan edildiğinde ilk defa Türkleri yakından ve canlıyken gördük. Türkler bize anlatılan canavarlara benzemiyordu.Onlar da gözlerinde endişe ve keder olan genç insanlardı.Onlarında arkalarında bekleyen üzüntülü aileleri, yaşlı anne-babaları, karıları belki de sevgileri vardı. Onlar da yaralanınca acı çekiyor, onlar da gencecik hayallerini bırakıp ölüyorlar. Türkler de insandı.Kaynakwh webhatti.com: