FRANSIZ EMPERYALİSTLERİN ÇUKUROVAYA GELİŞİ
Fransa adına 1910 yılında Adana gelen Georgre Tsapalos ve Pierre Walter Ceyhan nehri vadilerinde, Çukurova"da ve Anavarza yakınlarındaki arazinin verimliliği hakkında araştırmalar yaptılar.
-Calışmalarını Fransa Pamuk sanayicileri adına yapıyorlardı. Ve çalışmaları 1911 yılında İmparatorluk Topraklarındaki Çukurova adıyla yayınlandı.
-Fransa kısa süre sonra 1912 yılında Çukurova"daki 1 milyon 100 bin dönümlük Padişah çiftliğini 75 yıl süreyle işletme haklarını satın almış oldu.
-Özetle söylemek gerekirse Osmanlı Batı Emperyalizmine teslim olmuş ve adeta Adana"nın verimli toprakları da Fransa"ya satılmıştı.
Onlar Anadolu coğrafyasının güney ucunda ve Çukurova"nın Akdeniz"e bakan Karataş sahillerine adım attıklarında amaçları gördüklerini , bulduklarını kayda alarak ayrıntılı bir rapor hazırlamaktı. Onları Osmanlı"nın Adana Vilayetine gönderen Fransa"nın önde gelen pamuk ticareti yapan kuruluşları idi.
Pierre Walter adındaki uzman araştırmacı Fransa"nın Pamuk yönetimi müdürü idi. Ve aynı zamanda da Ziraat Mühendisi idi. Birlikte geldiği diğer kişi ise George Tsapalos adında rum asıllı ve Fransa yönetimi ile birlikte çalışan Ziraat Mühendisi idi. Aynı zamanda Pastör Enstitüsünde de Tarım uzmanı olarak dersler veriyordu.
KARATAŞ"A ADIM ATTILAR
Öncelikle Ceyhan ve Seyhan nehirlerinin denize kavuştuğu sahiller arasında bulunan Karataş kasabasına geldiler. Sahilden karaya attıklarında yanlarında kendilerine bilgi veren yöneticiler ve köylüler vardı. Birkaç eşek ve at ilme yük taşıyan köylüler de onlara yardımcı idi. Ceyhan nehrinin deltasında ve denize kavuşan yerlerindeki toprak yapısını araştırdılar. Bataklık, sazlık ve lagün özelliği gösteren bu verimli topraklarda pamuk üretimi daha başarılı nasıl yapılırdı onları araştırdılar.
Yakınlarda bulunan Ermenilerin çiftliklerinde misafir kaldılar. Pamuk toplayan köylüler ile de görüştüler.
Onlar için bir adım sonrası Misis köprüsü yakınlarındaki tardım üretim alanlarını araştırmasını yapmaktı. Çadırlarını nehir kıyısına kurdular. Karşılarındaki Misis dağlarına baktılar. Yakınlarda bulunan bağlar ve bahçeler ilgilerini çekti. Bir tarlada buldukları pamuk kozasını ellerine alarak fotoğraf da çektirdiler.
MERCİMEK"E UĞRADIKLARINDA
Halk arasında Yarsuvat veya Hamidiye ismi ile bilinen Ceyhan kasabasının yakınındaki Mercimek köyüne geldiklerinde dikkatleri uzayıp giden geniş arazinin pamuk üretim merkezi olarak kullanılması halinde kendi ülkelerine sağlayacağı faydaları ve bundan büyük kazanç sağlayacak insanları düşündüler. Mercimek köyünde ottan ve kamıştan çamurla sıvanmış evlerde yaşayan Çerkez ve Nogay-Kırım kökenli insanların çalışmaları dikkatlerini çekti. Ama en önemlisi Osmanlı Hükümetinin işlettiği Mercimek-Anavarza Çiftlikatı Hümayun adındaki geniş arazinin ortasındaki çiftliğin çalışmalarını yakından araştırdılar. Bir yıl boyunca yaşanan iklim değişikliklerini, toprağa hangi kimyasal ürünler (gübreler) atılması halinde verimin nasıl artacağı hakkındaki bilgileri yazılı olarak deftere kaydettiler. Mercimek çiftliğini yıllar önce Osmanlı Padişahı 2. Abdülhamit kendisi adına tapusunu çıkarmış ve kullanımını da ordu emrine vermişti. Çiftliğin alanı ise 1 milyon 100 bin dönüme ulaşıyordu. Çiftliğin bulunduğu araziler Mercimek köyünün merkez olmak üzere Anavarza kalesi, Kozankalesi-İmamoğlu yolu ve güneyde Tumlu kalesine kadar uzanıyordu. Uzunluğu 40 kilometreye, genişliği ise 20 kilometreye kadar ulaşıyordu.
Çiftlik arazisinin en önemli su kaynağı olan Hamam köyü ve yakınındaki Tılan mezrasına kadar geldiler. Köprü yanında ve değirmenlerin bulunduğu yerde köylüler ile fotoğraf çektirdiler. Sonra tarihi Anavarza kalesine de uğradılar. Kaya blokları üzerindeki tarihi Anavarza kalesine hayran kaldılar. Anavarza"nın doğu kısmında bulunan Sunbas suyu yakınına kadar gelerek dağların eteğindeki Karspazarı(Kadirli) şehrine baktılar. Ve o anın fotoğrafını çektirdiler.
Elde ettikleri bilgiler bir hayli fazla idi. Adana"ya döndüklerinde sıcak yaz günleri yaşanıyordu. Taşköprü(nün alt kısmında su içine girmiş camuz ve çıplak bedenleri ile kendilerini nehir suyuna atan çocukları gördüler. Şehir içindeki taş yollarda hareket eden fayton arabaları ve insanların koşturması onların ilgisini çekti. Ancak en çok da Adana şehir merkezindeki istasyonda pamuk balyalarını Tarsus ve mersin"e oradan da Avrupa"ya taşıyan tren istasyonundaki çalışmalar dikkatlerini çekti.
Çalışmalarını 1911 yılında sonuçlandırıp ülkeleri hükümetinin bilgisine sunulmak üzere İmparatorluk Topraklarındaki Çukurova adıyla rapor hazırladılar. Bu rapor aslında savaşlar, isyanlar, ekonomik krizler içinde bunalan Osmanlı"nın en verimli topraklarına göz koymanın ve kendi kapılarına borç para alınması için gelmeleri halinde Çukurova"nın orta yerindeki 1 milyon 100 bin dönümü bulan Padişah arazisinin kendilerine borç para karşılığı verilmesinin ön araştırmasının bir ürünü idi. Bir başka ifade ile Fransız Emperyalistlerinin Çukurova"yı Ele geçirme çalışmasının projesi hazırlanıyordu.
1.Fransızların hazırladığı projede Çukurova Toprakları ve Padişah arazisi-çiftliği haritası
2.Adana şehrinde Seyhan nehri ve Taşköprü, 1910 yılı
3.Çukurova pamuğunu inceleyen Fransız uzmanlar