BAŞARI ve MUTLULUK
Aslında bu konuyla ilgili ne kadar çok soru var çalışılacak. Hemen aklıma gelen bir kaçı…
Maddi imkânlara yönelik tasarlanan-hazırlanılan başarı ve mutluluk arasında bir ilişki var mıdır? Başarı insanı mutlu eder mi? Birini doyuma ulaştıran başarı diğeri için yeterli midir? …
Bir zihin hali olarak yaşam memnuniyeti, bireyin kendi yaşam kalitesini bütünüyle değerlendirmesi sonucunda ulaştığı olumluluk derecesi anlamına gelmektedir. Aynı zamanda yaşam doyumu olarak da ifade edilebilen memnuniyet ve haz içeren yaşam memnuniyeti, bireyin sürdürmekte olduğu yaşamından ne kadar hoşlandığını ifade etmektedir. Anlamlı bir yaşama sahip olma, yaşamdan zevk alma, yaşamdaki uğraşının fazla olması gibi faktörlerin yaşam memnuniyeti ile ilişkili olduğu görülmüştür.Lyubomirsky (2001), mutlu insanların daha az mutlu insanlardan yaşam olaylarını yorumlamaları, değerlendirmeleri ve onlara tepkide bulunma biçimleri açısından farklılık gösterdikleri belirtilmiştir. Bu durumun bireyi keşfetmeye güdülemede ve stresli yaşam olayları ile baş etmede sağladığı destekle uyum sağlamaya yönelik bir işlevinin olduğu vurgulanmaktadır.
Mutluluğun doğası, mutluluğu etkileyen faktörler ve onun sonuçları ile ilgili oldukça geniş bir alan yazın bulunmaktadır. Örneğin; Headey ve Wearing (1989) kişiliğin temel mutluluk düzeyini belirlediğini ileri sürmüştür. Bazı çalışmalarda dışadönüklük, nörotizm gibi kişilik özelliklerinin mutluluk ile olumsuz ilişkili olduğu gösterilmiştir. Uyum düzeyi, amaçlar, yaşam olayları ve genetik faktörler mutluluğun önemli belirleyicileri olarak birçok araştırmada ele alınmıştır.Genel olarak çok üstünde durulan para kazanma (maddi güç elde etme) durumu konusunda ise mutluluk ile gelir düzeyi arasında düşünüldüğünün aksine düşük ya da orta düzeyde ilişki olduğu ve hatta gelir ve mutluluk arasında doğrudan nedensel bir ilişkiden söz etmenin güç olduğunu belirtmektedirler (Eğitim Fakültesi Dergisi, Aralık 2011).
Kişiliğin ilişkilendirildiği kavramlardan birisi de “başarı” kavramıdır. Başarı genel olarak, “kişinin yetenek ve yetişmeye bağlı olarak gösterdiği ansal ya da eylemsel etkinliklerinin olumlu ürünü” şeklinde tanımlanmaktadır (TDK, 2011). Başarı ve mutluluk üzerine yoğunlaşıldığında ise öznel iyilik durumu (mutluluk)nun,yaşama yönelik iyimser bakış açısının psikolojik iyilik durumuna yaptığı olumlu etki gibi, bireylerin başarısını da olumlu etkilediği sonucu birçok çalışmanın ortak bulgusudur. Başarının ise amaçlar anlamında mutluluğa katkı sağladığı, başarı ve mutluluğun bir birini beslediği söylenebilir. Aynı zamanda araştırmalar mutluluğun çeşitli olumlu sonuçları ve psikolojik rahatsızlıklara karşı koruyucu bir etkisi olduğunu da gösterilmiştir. Kişiliğin faktörleri ve akademik başarı arasındaki ilişkileri belirlemeye yönelik dünyada ve ülkemizde yapılan araştırmalar özellikle eğitim açısından bu konuda bize biraz daha fikir verebilir;
Türk örneklemi üzerinde sorumluluk faktörüakademik başarının en güçlü yordayıcısıdır. Bu bulguyu yurt dışında yapılan sayısız araştırma da desteklemektedir. Direk olarak odaklanma ve organize olma, planlama ve ev ödevi yapma gibi sorumluluk davranışlarının önemi vurgulanmaktadır. Bu sonuca göre; öz disiplin, başarma duygusu ve düzenli olma gibi sorumluluk özelliklerine sahip olmayan öğrencilerin sınav sonuçlarının olumsuz olacağı da kaçınılmazdır. Dolayısıyla özellikle sorumluluk duygusu yıllarca üzerinde durulması-çalışılması gereken bir konudur.Akademik başarı ile ilişkili olan bir başka kişilik faktörü de açıklıktır. Açıklık, yeni fikirleri kavrama becerisi, meraklı olma ve deneyime açık olma eğilimi ile ilgilidir. Diğer taraftan uyumluluk, duygusal denge ve dışa dönüklük gibi faktörlerin başarıyla anlamlı bir düzeyde ilişkili olmadığı görülmüştür (Sığrı ve Gürbüz, 2011, s.43). Tersine bir döngü de düşünülebilir, kazanılan akademik başarı (başlarda bu tesadüfi de olabilir) aynı zamanda öğrencilerin sorumluluk ve açıklık faktörlerini de geliştirebilir.
Bu anlamda Ebeveynler başarısızlığın insanı zayıf düşürdüğüne ne kadar inanırsa, çocuklarının da bir şeyler öğrenme ve kendilerini geliştirme yerine performanslarının sonuçları ve aldıkları notlarla ilgili o kadar endişelendikleri ortaya çıkmıştır. Öğrencilerin başarıları konusunda Kaliforniya’daki San Diego Üniversitesi’nde psikoloji profesörü olan GailHeyman, “Çocukların becerilerinin geliştirilebilir ve zaman içinde değişebilir olduğunu düşünmeleri durumunda, karşılaştıkları zorluklarla daha yapıcı bir şekilde başa çıktıklarını gösteren pek çok kanıt bulunuyor. Ebeveynlerle öğretmenler çok ince bir çizginin üzerinde yürüyorlar,” diyor.
Yetişkin olarak bizler öğrencilere ne kadar yardım etmeliyiz? Onların gelişimine nasıl daha iyi katkıda bulunuruz sorusunun yanıtı konusunda yine Heyman;
Çocuklar kendi başlarına yapabildikçe yavaşça geri çekilmelisinizdiyor. Ama yılgınlığa kapılıp pes etmemeleri için aynı zamanda onları bırakmadan desteklemelisiniz (Bura da kastedilen hem ebeveynler hem de öğretmenlerdirJ).
Aksi takdirde başarı gelmeyecek, gelirse şayet bu öğrencinin olmayacak, dolayısıyla kendi kişiliğini geliştiremeyen, ortaya koyamayan öğrenciler mutlu da olmayacaktır.
Sevgi ve Saygılarımla