...
...
BUGÜN DE ÖLMEDİM ANNE !
Her an depremi nefesinde hissederek yaşamak ne kötü değil mi? Bir bilinmezlik sendromu bizimkisi.Ne zaman,nerede,nasıl olacak! hikayesinin belkide birer ayak sesidir bu,yaşadığımız deprem korkusu.
Ayakta kalmaya uğraşırken, pandemi, deprem,ekonomik zorluklar derken, ama yine de hayata tutunmak için mücadele etmek de bir başka güzel bence.
Mülkün sahibinin tasarrufuna yapabilecek hiç bir şey yok.Ama insan bütün zorluklara karşı yaşamak istiyorsa tabi ki yapabileceği çok şey var: Mesela;tedbir almaktır birincisi.Ders çıkartmaktır olup bitenden ama öncesi var bunun o da özellikle alınan derslerde samimi olmak ve uygulamaya katmaktır alınan dersleri.
Eğer deprem geçtikten sonra herkes hiç birşey olmamış gibi yoluna devam ediliyorsa,
yarınlarda yaşanabilecek insani ve ekonomik yıkımlardan,psikolojik travmalardan,olabilecek ölümlerden ancak ve ancak insanlar olarak yalnızca bizler sorumluyuz malesef.
Eğer halâ inançlı olduğumuz hâlde hesap vereceğimizi bile bile,yapılmaması gerekenleri yapmaya devam ediyorssk,rüşvete,adam kayırmaya bile bile yanlış uygulamalara göz yumabiliyorsak" üzülmek,ağlamak nafile bugün."
Ne kadar söylenirse söylensin,deprem bitti diye kaldığı yerden oynadığı "Kötülükler kralı" rollerine devam edebiliyorsa insan,sanırım ölsekte,kalsakta insan olarak bizlerin yaptığı yanlışların içerisinde malesef boğulmaya mahkumuz.
"Bak bugün de ölmedik anne" tribinden bir an önce çıkarak,bizlerin ne yapması gerektiği konusuna bir an önce dahil olmanın gerektiği kanısındayım.Ayrıca birbirlerimize karşı davranışlarımıza daha çok dikkat ederek,"Yaratılanı severim,yaratandan ötürü" düsturuna bağlı kalarak,bizlere borç verilen bu ömrümüzü, zamanı birlikte ve kardeşce yaşayarak dünyamızı ve ahiretimizi ziyan etmeden yaşayalım.