...
...
BİREYSELLİĞİN BİZE ÇEVRİLMESİ METODU
Ne kadar farklı hayallerimiz var. Neler yapmak isteriz heyecanla ama
Hayatın gerçekleri o kadar farklı ve insafsızdır ki
Bizleri hiç ummadığımız yerlere götürür. Biliriz ki, bazı yenilikler yapabilsek hayatımızda belki de istediğimiz mutluluğa ya da istediğimiz hayallere ulaşabiliriz.
Haberleri okur, ilginç ve o kadar korkunç haberlerle karşılaşırız. İnsan ne olacağını bilemiyor ki. Keşke deriz, şöyle yapsaydı bu olaya maruz kalmayacaktı. Lakin keşkeler bir şey kazandırmayacaktır insana. Lakin olan olmuştur ve olacaklarda olacaktır.
Yeni senaryolar yazılmıştır, yaşantımız üzerine. Bir anlık olaylar bizi çok değişik sonuçların içine sokabilir. Ama suçlu bulamazsınız. Çünkü herkesin suçlusu ve güçlüsü belirlenmiştir. Çünkü herkes taraf olmuş ve olanda olana olmuştur.
Yıllar boyu hep eşitlik ve bireysel özgürlüklerden bahsedilmiştir. Ama yıllar boyu insanların eşitsizlikler içerisinde kahrolduğunu herkes izleyebilmiştir. Çünkü insan denilen canlı kendisini her zaman başkasından üstün ve başkasının hakkını yemeğe muktedir kılmıştır.
Bizler akıllı yaratıklar, yani insan soyu. Ne kadar aciziz olaylar karşısında. Halbu ki ne kadar güçlüydük, neler yapabilirdik. Taşı sıksak suyunu çıkarabilirdik. Ne oldu bize! Neden bu kadar çaresiz ve umutsuzuz.
Başı dimdik gezenler vardır. Gözyaşlarını ve içindeki bütün gerçekleri gizleyerek dik durmaya çalışırlar. Eve vardıklarında, bütün dikleşmeleri bitmiştir. Bütün üstünlükleri, evin küçük tekir"ine olmuştur ya da savunmasız, eline bilmem nasıl geçirdiği evin fertlerine olmuştur.
Boşuna çırpınışlar nafiledir artık, gün boyu kendisine ettiği eziyeti, eziyet olarak sunmak en büyük zevki olmuştur. Ben bütün olacakların müsebbibiyim. Beni alın götürün düzelsin dünya deme şansına sahip değilsiniz. Çünkü olayların sebebi yoktur. Çünkü olayların altyapısını hazırlayan insanın ta kendisidir. Daha sonra pişman olanda yine insandan başkası değildir.
Gerçekten çok şeyler yapmak isterdim. Kimseyi incitmeden yaşamak, incitilmeden yaşamak isterdim. Ama hayat bu! Olmak zorunda olanlarla, olmayı kendimiz oluşturduklarımız. İşte bu iki unsur arasında gider gelir insan vicdanı. Acımak çözüm değildir artık, kendi yönünü çizmek ve tavrını koymak gerekir hayata. Amaçların bir bir dikte ettirip, yaşam denilen usta yazıcıya, usuldan yaşamak gerek kısa yollu bu dünyanın mekân çerçevesinde.
Artık ben yoktur. Biz vardır ama. Biz nedense hep ben"in içerisinde kaybolmaktadır. Çünkü insan olmanın yolu bizi yakalayabilmek, bireyselliği benden bize çevirebilmektir.