Çok Okunanlar
Karakter boyutu :  18 Punto16 Punto14 Punto12 Punto
Arif ARAPKİRLİ
Arif ARAPKİRLİ
TUTARSIZLIKLAR
Teknolojinin, ulaşımın ve iletişimin hızla hayatımıza girmesiyle beraber gelişmelere karşı ,ani refleksler gösterebilmek için, zaman zaman kontrolü kaybettiğimiz hızlandırılmış bir hayatın içinde buluveriyoruz kendimizi. Ve durum böyle olunca adab-ı muaşeret esaslarını,inanç esaslarını ve insanlık esaslarını bir anda unutuveriyor veya  uygulamaktan ister istemez  imtina ediyoruz.
 
Hal böyle olunca sosyal hayat çekilmez bir hal alıyor kavga-gürültü hiç eksik olmuyor,anlayışsızlık hakim olmaya başlıyor.Hızla akıp giden hayat bizden çok hızlı olmamızı,çok hızlı ve doğru kararlar alarak ilerlememizi,mesafe kat etmemizi istiyor.Fakat beşeriyat bu hızlı olma sürecine ayak uydurayım derken birçok kusuruda beraberinde hayatımıza sunuyor.
 
İşte bütün bu süreç ise bizi farkında olmadan yanlışlar sarmalının içerisine alıyor.Bir zamanlar anlatılandan hafızamda kalan haliyle bir kıssadan söz etmek istiyorum:Yaptığı işin karşılığı neticesinde  sadece imza safhasına gelindiğinde,hakedişini  talep edene, kendi hususi talebini ileten birisiyle karşılaşılır.Karşı tarafta bu yanlışa dahil olur  ve talep edileni  bir çay bahçesinde vermek üzere sözde randevulaşırlar.Aylardan ramazan ayı,buraya dikkat.Anlaştıkları üzere  çay bahçesinde buluşurlar.Talebi yerine getirecek olan kişi abi ben oruç tutmuyorum,kusura bakma ben bir çay içeceğim,içersen sana da ikram edeyim,deyince ,imzaya yetkili kişi: “Yok,Allah razı olsun,ben oruçluyum,çay almayacağım,der.”Eee tamamda kardeşim bulunduğun talep zaten meşru ve helal değil ki.Hem oruç tutuyorsun hemde hakkın olmadan talepte bulunuyorsun ve öyle ki talep ettiğini de oruçlu iken alıyorsun.Bu ne perhiz,bu ne lahana turşusu…
 
Birkaç birşeylere daha temas etmek istiyorum müsadenizle.
 
Vaktiyle müslüman kardeşimizin biri tekstil ticareti amacıyla Çin’e gitmiş.Çin’de giysileri dikecek olan firmanın yöneticileri müslüman kardeşimizi restoran’a götürmek istemişler.Bizim dindar kardeşimiz:”Ben müslümanım,domuz eti yemem.Domuz eti satılmayan bir restorana gidebiliriz,demiş.Çinli bizimkisini domuz eti satılmayan bir restorana götürmüş ve bir yandan  yemek yenilirken diğer yandan da sohbet ediliyormuş.Çinli tutarsız müslüman din kardeşimize sormuş:”Domuz eti yemem haram,dedin.Ama bana yaptıracağın giysilere ünlü markaların sahte etiketlerini diktiriyorsun.Dininizin emri icabı domuz etini yemekten sakınıyorsun,bu güzel.Ama elbiselere sahte etiket diktirmekten,sahte logo bastırmaktan sakınmıyorsun;bunu anlayamadım;Sizin dininiz İnsanları kandırmayı günah saymıyor mu,demiş.Buyrun buradan yakalım,haydi,ayıkla pirincin taşını.Tabi ayıklayabileceksen….
 
Adam vaktiyle siyasiye gitmiş de..Bey’im bizim oğlan falanca yerde  çalışıyor,müdürüyle anlaşamıyormuş,bu bizim oğlanın yerini değiştirelim sana zahmet,deyince;Bey:”Amca,yeğenimizin yerini niye değiştiriyoruz.Madem yeğenimize huzur vermiyormuş.Biz o müdürün yerini değiştirelim,demiş..
 
           Kısacası:Yargılamadan,ölçmeden-biçmeden,düşünmeden iş yapmaya kalkarsan olacağı bu.
”Eskiden valilerin direkt  idam etme yetkisi  elinden alınıp,yargılama sonrası haksız oldukları ortaya çıkınca valiler idam edebilecek,diye kanun değişince:Bilmem nerenin valisi :Amaan ne yapayım ben öyle valiliği kafama göre adamı idam edemeyeceksem,demiş…İşte hal böyle olunca da tutarsızlıklarında ardı arkası hiç kesilmiyor maalesef..Allah emanet olun.
Bu yazı toplam 68084 defa okunmuştur.  
Kalan Karekter Sayısı : 500
Süleyman Şahin / 19 Mayıs 2020 Salı 04:00
Haklı ve yerinde bir konu hemserim , Yüregine ve kalemine sağlık.
100 %
Beğendim
Beğenmedim
Sitemizdeki yazı ve resimlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilmeden kullanılamaz.
AmdYazılım
Güneydoğu Haber