Anavarza Antik Kenti'nin ortaya çıkmasına büyük katkı sunan ve ev yapma hayalleri ile bulduğu tarihi eserleri valilik ve kaymakamlığa bildirerek 7 bin yıl önce yaşamış medeniyetlerin ortaya çıkmasını sağlayan Türkiye'nin ilk kadın bekçisi Hatun Dilci ve Amber Dilci'nin evlatları, annelerinden kalan emanete gönüllü olarak bekçilik yapıyor
ADANA - UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'nde yer alan Anavarza Antik Kenti'nin ortaya çıkmasına büyük katkı sunan ve ev yapma hayalleri ile bulduğu tarihi eserleri valilik ve kaymakamlığa bildirerek 7 bin yıl önce yaşamış medeniyetlerin ortaya çıkmasına büyük katkı sunan Türkiye'nin ilk kadın bekçisi Hatun Dilci ve Amber Dilci'nin evlatları, annelerinden kalan emanete gönüllü olarak bekçilik yapıyor.
Adana'nın Kozan ilçesinde Anavarza Antik Kenti'nin 34 yıl bekçiliğini yaptıktan sonra emekli olan ve 2019 yılında 80 yaşında son nefesine kadar antik kentin bekçiliğini sürdüren Hatun Dilci'nin kızı Şükriye Arıkanlı, 8 kardeş olduklarını ve ağabeyi Yücel Dilci ile birlikte sadece tarihin değil anne emaneti olan Anavarza Antik Kentini gönüllü olarak koruyup kollamayı sürdürdükleri söyledi.
Tarihte ilk duble yol olan ve zafer takı ve mimari dokusu ile görenleri hayran bırakan Anavarza Antik Kenti'nin ve Türkiye'nin ilk kadın bekçisinin annesi Şükriye Arıkanlı olduğunu belirten Şükriye Arıkanlı, annesi ile babaannesi arasındaki geçimsizliğin geçmişe ışık tutan bir hikayeye dönüştüğünü aktardı. Arıkanlı, "Annem kayınvalidesi ile geçinemiyordu. Burada ev yapmak isterken bir mozaik buldu ve o dönem paraları olmadığı için annem tavuğunu satarak bunu müze müdürü ile kaymakama götürdü. O dönem 10 TL yol parası bularak gitti ve anneme bu mozaiği bulduğu için 500 TL ödül vermişlerdi. Yeniden ev yaparken evin temelini kazmak isterken kapalı bir yapı buluyorlar. Annem ve babam bunu yine valiliğe haber veriyor ve burada Anavarza Kralının kızını bulduğu için annemin gözlerinden öpüyorlar. O zaman anneme para yerine bekçilik teklif ediliyor. Eskiden buralarda yağmalar yapılırmış. Annem ve babam buraları korumaya başlıyor" dedi.
Kaçak kazı yapanların annesinin korkulu rüyası olduğunu ve kazı yaparken vurulan her kazma sesinin annesinin kendine vurulduğunu hissettiğini aktaran Şükriye Arıkanlı, "Bir gün annem kaçak kazı yapıldığını duyuyor ve Yörük kıyafeti giyip adamların yanına gidiyor ve buranın bir kadın bekçisi var sizi görürse kötü olur diyor. Adamlar annemim bekçi olduğunu bilmeden küfür ediyorlar ve annem saklandığı taşın arkasından silahı ile kaçak kazı yapanları kovalıyor" diye konuştu.
2019 yılında vefat eden annesinin 34 yıl resmi olarak, emekli olduktan sonra da 80 yaşına kadar gönüllü olarak eserleri koruduğunu anlatan Şükriye Arıkanlı, "Annemden bize miras bu eserler. Sanki o tarihte gibi yaşıyoruz. Bu eserler annem sağken alınıp korunmak için müzeye konmuştu o zaman annem felçlik bile geçirdi. Sonra annem hastanede iken müze yetkilileri imitasyonunu getirip koydu o derece bu eserle annem bağlıydı. Onlarca plaket aldı. Annem 2019 yılında vefat etti ve bizler de bunlara sahip çıkmaya devam ediyoruz. Binlerce yıllık tarihe ışık tutan bir yer. Yılan başlı kız, Medusa, Roma döneminden kalma, çok sayıda eser bulundu. 7 kavim burada yaşamış. Mısır'dan Arabistan'dan taşlar getirilmiş. Yerli ve yabancı turist aşırı oluyor. Bizler de gönüllü olarak bekçilik yapmayı sürdürüyoruz. Buraya uğramadan giden olmuyor. Bu bahçede iki mozaik var. Kralların mezar taşları o zamana ait tanrıçalar, yılan başlı kız var" dedi.
Kaynak: İHA
Kaynak: Sondakika