İNSANCIKLARIZ
Bir depremlik, bir virüslük, bir nükleer savaşlık hayatlarımız var.
Biz nelerin peşindeyiz???
Nasıl da duyarsızca yaşıyor ve nasıl da hiç ölmeyecekmiş gibi hesaplar içine giriyoruz.
Ne çok gönül yıkıyor, ne çok kul hakkına giriyor, ne çok zulmediyor ve ne çok kibirden kuleler inşa ediyoruz...!!denklemden çıktığınızda hiçbirşey değişmiyor... varlığınızı sorgulamanız sonuçsuz kalıyor, çünkü yoksunuz aslında... farksızsınız... farkettiğinizde durulmuyorsunuz da işin garibi... daha çok sorgulamaya başlıyorsunuz... bazen 'nerde hata yaptı?' ağırlıklı, bazen de 'nerde hata yaptım?'... uzun zaman alıyor anlamanız, hata değil gidişatın getirisi olduğunun herşeyin... ama sonuç değişmiyor... beklentiler ve ümitler bir süre kıvrandırsa da, yoksunluk krizleri kabullenişe dönüşüyor zamanla ve hissedilir derecede hissettirerek... büyük boşluğunuz kocamanlaşıyor... yerçekimli, dan diye sizi yere yapıştıran bir boşluk... 'neden?'leri 'tamam o zaman'lara devşirip otomatik nefeslerinize ve kulaklarınızda her zonklamasını duyduğunuz nabzınıza konsantre bir halde hipnotize olmayı umuyorsunuz sadece tüm varlığınızla... kalan ömrünüzü geçirebilmek için... yada kalmamasını sağlayabilecek yolu ayrıştırabilmek için...