Çok Okunanlar
Karakter boyutu :  20 Punto18 Punto16 Punto14 Punto
Kediciklerin neden hepsi birbirine benziyor?
21 Eylül 2018 / 18:25
Kediciklerin neden hepsi birbirine benziyor?
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca Adnan Oktar ve grubuna yönelik soruşturma kapsamında tutuklanan ve etkin pişmanlıktan faydalandıktan sonra tahliye edilen Ayça Pars, 30 yıl kaldığı grupta yaşadıklarını anlattı.

Adnan Oktar grubunda 30 yıl yer alan Ayça Pars, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen soruşturma kapsamında tutuklandı. Etkin pişmanlıktan faydalanarak çeşitli beyanlarda bulunduktan sonra geçen hafta tahliye edilen Pars, örgüte nasıl girdiğini, neler yaşadığını ve cezaevinde geçirdiği zamanı AA muhabirine anlattı.   

"30 YIL SONRA GELEN BİR ÖZGÜRLÜK"     

 

Pars, kendisinin de daha önce ayrılmak istediğini ancak başına geleceklerden korktuğunu vurgulayarak, "Ben de şimdi açıklıyorum ama devletimizin kararlılığına inandığım için rahatlıkla konuşuyorum. Şu anda da bana sosyal medyadan saldırıyorlar ama vicdanen ben bunu yapıyorum." dedi.     

"Cezaevine girdikten sonra özgür oldum" diyen Pars, "30 yıl sonra gelen bir özgürlük. fiziksel olarak da kafa olarak da vicdanen de özgür oldum, çünkü vicdanımız baskı altındaydı, söylenen şekilde düşünme, Kur'an-ı Kerim'i söylenen şekilde yorumlamak zorundaydık. Şu anda vicdanen ve iradi olarak özgür olduğumu söyleyebilirim." görüşünü dile getirdi.     

"OKTAR KADINLARA ŞİDDET UYGULUYORDU"     

Kurallara uymayan kadınlara yönelik çeşitli yaptırımların uygulandığına vurgu yapan Pars, "Oktar çok şiddet uyguluyordu. Dayaklar, küçümseme, hakaret, yerde süründürme, köpek taklidi yaptırma gibi cezalar veriyordu. Erkeklere gücü yetmediği için bunu kadın üyelere yapıyordu. Bazı kadınları, saçlarını dibinden keserek küçük düşürüyordu. Elleriyle saçını yoluyordu, yediği yemeği kafasından aşağı döküyordu. Bunun gibi çok feci şiddet uyguluyordu." ifadelerini kullandı.   

"TALİMATLARI CEZAEVİNE DE GELİYORDU"     

Oktar'ın şu anda da bunu sürdürdüğünü vurgulayan Pars, "Şimdi de 'Çok yakında hepimiz çıkacağız, Adnan Oktar da başa gelecek, hepimiz bir ülkenin yönetimine getirileceğiz' diyerek hayali bir dünya içinde yaşıyorlar. Zannediyorlar ki Adnan Oktar'ı içeriden çıkartıp mehdi olarak başa getirecekler." dedi.     

Pars, cezaevinde koğuşlarda iki kişi kaldığına işaret ederek, "Avukatlar aracılığıyla bize habergeliyordu. Kişilerin ailelerinden medet ummaması için herkese para gönderiliyordu. Koğuşlara televizyon alınıyordu. Herkese ihtiyaçları soruluyordu. Oktar'dan motivasyonu aktif tutacak haber getiriliyordu sürekli. Avukatlar aracılığıyla 'Şunu yiyin, şunu yemeyin'e kadar müdahalesi oluyordu." ifadelerini kullandı.     

KEDİCİKLER NEDEN BİRBİRİNE BENZİYOR?  

Oktar'ın tercih ettiği bir kadın modeli olduğunu anlatan Pars, "O bayanlara çeşitli kozmetik uygulamalar yaptırıyordu. Bazılarının yüzlerine estetik müdahale yapıldı. Adnan Oktar'ın istediği belli bir model var, o modele gelene kadar botoks gibi takviyelerle bu hale getiriliyordu. Diğerlerini yanında tutmuyordu." dedi.     

Ayça Pars,  Oktar'a "herkesin aşık olduğu kişi" imajının verilmeye çalışıldığını dile getirerek, "Bir liste çıkarılıyordu, Adnan Oktar'la fotoğrafı olmayan kadınların mutlaka fotoğraf çektirip sosyal medyada paylaşmaları gerekiyordu. Herkesin mutlaka Adnan Oktar'ı ne kadar sevdiğiyle ilgili bir paylaşım yapması zorunluydu. Bu paylaşımı yapmayanlara ceza veriliyordu. Ayrılanlar aleyhine paylaşım yapılması isteniyordu." diye konuştu.     

Dışarıdan görünenle içerideki durumun çok farklı olduğunu belirten Pars, kendisi gibi düşünen birçok kişinin bulunduğunu, bunların da örgütle ilgili bildiklerini korkmadan söylemelerini istedi.     

"KADINLARA İMAM NİKAHI KIYIYORDU"     

Pars, Oktar'dan ayrılanların genellikle en yakınındakilerden oluştuğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti:     

"Yapılan sapkınlıkları, Adnan Oktar'ın sapkın felsefesini görüyorlar ve 'ben burada duramam' diyorlar. Dolayısıyla ne kadar yakınlaşırsanız o kadar da gitmek istersiniz ama buna cesaret göstermek zor olsa da bunu yapmak gerekiyor. Çemberin en uzak halkası hiçbir şey bilmediği için bağlıdır, en yakın halkası ise çok şey bildiği için gitmek ister ama çok şeyle bağlıdır ona cesaret edemezler."     

Adnan Oktar'ın kendisine bağlı kadınlara imam nikahı kıydığını, imam nikahı kıymadıklarını da "cariye" olarak aldığını aktaran Pars, iki şahit tutup 'aldım seni' deyip 1 lira mehir parası veriyordu. Oradaki bayanların hepsinin bu şekilde Adnan Oktar'la bir bağlılığı vardır." şeklinde konuştu.     

Bu haber toplam 1,113 defa okunmuştur
Kalan Karekter Sayısı : 500
Güncel  => Diğer Haberler
Sitemizdeki yazı ve resimlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilmeden kullanılamaz.
AmdYazılım
Güneydoğu Haber